DİYARBAKIR KİTAP FUARINDAN NOTLAR
Bu sene ilki gerçekleşen Diyarbakır, kitap fuarına ilk ev sahipliğini yaptı. 'Yazının Kadim Coğrafyasına Yolculuk' sloganıyla açılan fuara büyük küçük herkes çok büyük ilgi gösterdi.
18 23- Mayıs tarihleri arasında yapılan fuar, gerek yayın evleri acısından, gerekse Türkiye’nin en önemli yazarları, şairleri, gazetecileri, akademisyenleri ve bilim insanları ile tek kelime ile görülmeye değer bir fotoğraftı, bütün renkleri ile medeniyetlerin beşiği Diyarbekir yani Amed’te yapılan eğitim ve kitap fuarı bir çok acıdan ilginç mesajlarla doluydu.
350 yayın evi 200’e yakın yazar, gazeteci şairlerin Diyarbakır’da toplanması ve buradan Türkiye’nin her yerine barış, kardeşlik ve dostluk mesajlarının verilmesi şahsen beni zaman zaman duygulandırdı.
Açıkçası, böylesi anlamlı bir fuara beni de davet ettikleri için özellikle Tüyap yönetimine teşekkür etmeyi bir borç biliyorum, büyük üstatlarla bir arada bulunmak onlarla aynı atmosferde kitaplarımı imzalamamın ne denli benim için “hakeza aşık olduğum Şırnak’ım adına” bir onur duygusu yarattığını anlatamam sizlere..
Evet değerli okurlarım, gerek Ahmet Telli üstadımla uzun uzun şiir üzerine sohbet etme imkanı bulmam, gerek Ragip Zarakolu hocamla Kürt sorunu üzerine derin muhabbetler yapmam, gerek, Şükrü Erbaş üstadımla güneydoğuda yaşadığı anıları paylaşma imkanı bulmam, gerek Altan Tan hocamla yine en son yazdığı Kürtler adlı yankı yapan kitabı üzerine konuşmam ve yara adlı kitabımın analizini kendilerine iletmem, gerek Kürtlerin yetiştirdiği önemli şairlerden Arjen Ari üstadımla Kürt şiirinin gelişimi üzerine bilgi almam, gerek Orhan Mir oğlu ve Fırat Ceveri ile yine Ortadoğu sorunları üzerine kendilerinden önemli paylaşımlar almam, gerek yazar şair Şennur Sezer hanım efendi ile bir çay molasında tanışıp Şırnak’ı acılı yüreğini anlatmam, gerek kadim dostum Cezmi Ersöz ile yine şiir ve roman üzerine bol bol konuşma şansını yakalamam, gerek selim temo ile kürt şiir antolojıisi ve meleyei cezeri üzerine tarihe bir yolculuk yapmam, gerek Çiya Mazı hocamla yine kürt dilinin gelişimi üzerine son dönem gelişmeleri analiz etmeme, gerek Hicri İzgören üstadımla yine Silopi’yi ve Koma xezalı anlatmanın keyfini yaşamam, gerek ünlü Kürt Çevirmeni Kava Nemir ile Shakspeare’in Sonelerinin Kürtçeye çevirisini yapma tarihçesini kendi ağzından dinleme gerek yaşayan efsane Celile Celil ile Erivan radyosu üzerine o günkü koşullarda yaşanan acı dolu trajedyalara ait anılarını şansını yakalamam ve gerekse, Ahmet Günbay Yıldız, Ataol Berhamoğlu, Şerefhan Cirizi, Edip Polat, Altan Övmen, Ciya Mazi, Mehmet Denizhan, Sami Tan, Ekrem Sunar, Ahmet Sümbül, Mıgırdiç Margosyan, Doğan Hızlan, Altan Öymen, Baskın Oran, Oya Baydar, Muhsin Kızılkaya, Özcan Karabulut, Kemal Varol, Selim Temo yani bir bütün olarak kaldığımız 6 gün boyunca bu Türkiye ve Kürtler için önemli temel taşları olan aydınlarla bir arada olmak en önemlisi bir Şırnaklı olarak sizden biri olarak yine sizi yanı Şırnak’ı anlatma “Şırnaklıların hümanist yüreğini şiirlere romanlara sığmayan acılarını, yoksunluğunu, yetimliğini ve yine buna rağmen asil duran barışçıl kavgasını anlatmam, Şırnak’ın medeniyetler kenti olduğunu anlatırken heyecanlanmam inanın bir şiirin yaşanırı ve yazılırı gibi nirvana ya çıkmamdı benim için… Her bir anı ve her her bir karesini yaşamam o değerli şahsiyetlerle üstatlarla. İşte sizden biri olarak bu değerli şahsiyetlerin arasına davet edilmenin hala heyecanını yaşadığımı alçak gönüllülükle söylesem inanın abartı yapmış olmam…
Kültür ve sanat bir toplumun bir halkın her anlamda yükselişinin en önemli ayağıdır. Bunu tarihin bütün aşamalarında bu sıçramayı yaşayan medeniyetleri yaşayan toplumlara baktığımızda rahatlıkla anlayabiliriz. Bu bağlamda bırakın orta doğunun dünyanın hemen hemen her aşamada en önemli kültür merkezi olan Mezopotamya coğrafyası ne yazık ki yakın yüzyılda çeşitli nedenlerle kendisini anlatma şansını bulamadı. Bu konuya girmeyeceğim, ama kısaca bunun günah keçisi tek başına tabiî ki Kürtler değildir. Tarih içerisinde sosyolojik, siyasal, sistematik ve ideolojik nedenleri olan bu anlatım noksanlığında asıl utanması gereken güçlerin Kürtler üzerine egemen olan militarist ve sömürgeci hegemonyalar olsa gerek.
Değerli okurlar; Diyarbakır’da gerçekleşen kültür fuarında bana ilgi gösteren değerli Amedliler açıkçası beni şaşırmadı desem yalan olur. Ben yara adlı en son kitabımın bu denli ilgiye maruz kalacağını tahmin etmezdim. Ancak samimiyetimle söylemek isterim ki amedin bilinçli Okur ruhu tarihi gibi kadim ve özeldir. Ayrıntılara önem vermelerinin yanında şair ve yazarlara gösterilen ilgi alaka yine kendilerine yakışandı…
Bunun yanında Türkiye’nin son yıldızı parlayan ayın evlerinden biri olan DO yayınları da bastığı son kitaplarla Diyarbakır kültür ve sanat fuarına adeta damgasını vurması da yine do yayınlarının bir yazarı olan beni de son derece mutlu etti.
Aslında konu itibarı ile anlatılacak çok şey, paylaşılacak çok dip not ve hoş tatlı bilgi dolu açılar var, buraya sığar mı bilmem, ama sanırım daha bir çok yazıya yer bulsa daha iyi olur diye düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte yine nasipse sizlerle paylaşmayı umuyorum.
Öz olarak rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki, silahın gücü asla kalem gücünü yenmeyeceğini bize gösteren tarih, yine bütün halkların kurtuluşunun da yine kalemden, bilgiden, bilimden, sanattan, edebiyattan bilinçlenmeden geçtiğini de göstermiştir.
Bundan dolayıdır ki, bizler kitaba, şiire yazıya daha çok önem vermeliyiz. Acı gerçeğimiz ve özeleştirimize gelince, biz çok konuşan ama okumayan bir toplum olarak kaldığımız sürece kaosla gözyaşı ile yaşamak, sorunların çözümünü hep sonraya da bırakmakla karşı karşıya kalacağımızda kesindir. Bunun için bu tür anlam içeriği ve mesajları bakımında özel fuarlara ilgi göstermeli daha çok kitap okumalıyız diyorum..
Evet değerli okurlar; Diyarbakır kitap ve eğitim fuarında bulunmam benim için bir onur bir gururdu, orada bulunmak bir Şırnaklı olarak sizleri anlatma fırsatı bulunmam benim için paha biçilmez bir zenginlikti. Ayrıca Diyarbakır kitap ve eğitim fuarında beni yalnız bırakmayan Diyarbakır Şivi-der başkanı A.Aziz Özalp beye, dostum Avukat Aydın Aydın beye Silopi’nin eski müftüsü M.Sırrı Şık beye, iş adamı dostum Süleyman Kaya beye, Şırnak’ın aydın yüzlerinden dostlarım Fırat Bilir ve Serhat Uğur’a, katkılarını asla unutamayacağım değerli meslektaşım,dostum sevgili Engin Öztürk beye, yazar şair dostlarıma, Diyarbakır’da okuyan Şırnaklı öğrencilere, Diyarbakır’daki dostlarım ve Diyarbakırlılara şahsıma gösterdikleri ilgi alaka için kendilerine şükranlarımı sunuyor teşekkürler diyorum…
Her şey Şırnak için daha nice fuarlarda yine Şırnak’ı anlatma aşkına diyorum…
Sevgi ve barışla kalınız…
26.05.2010