Bir Umutla...

Yüreği barış atmalı bütün bir alemin ve barış diye çığlıklar yeri göğü çınlatmalı. Hümanist bir kavgaya dönüşmeli barışın mavi rengi... Bir sevda yangını gibi yanmalı bütün bir yer küre, ve bu yangınlarda milyonlar, milyarlar doğmalı, kendi küllerinden birer anka olmalı her bir yanış… sonra sonra adı barış olunca tek yürek olmalı bütün dillerde çoğul ekleri!.

 

      Barışı istemek, barışa dair söylemleri her ulusa ve dünya insanları için dillendirmek, umut etmek ben insanım diyen herkesin dualarında olması gereken bir görev olduğu gibi, barışın kendisinin de olması bir ütopya değildir ve olmamalı da. Ancak bakıldığında genel anlamda, görünen ve yaşınılan manzaraların pek te iç acıcı olduğunu söylemek maalesef güç. Özellikle son 20 yıldır özelde Orta doğuda, genelde dünyada savaşlar,yıkımlar,sürgünler, nedensiz kıyımlar hiç durmadan sürdü ve bir şekilde hala sürmekte..

      Ne yazıktır ki, ”emperyalist ve sömürgeci mantık” sadizmin en vahşi yüzüyle gezegenimizi ve özellikle de Orta doğuda savaşların hiç durmaması için hala var güçleriyle caba sarf etmekteler. Sonuç itibariyle kan, gözyaşı, toplu ölümler, çocukların kadınların vahşice ölümleri, kaos ve toplumsal felaketler Orta doğuya hakim olmuş durumda. Kazanımlarını "amaç ne olursa olsun, kim kime yaparsa yapsın, kimden, nasıl ne şekilde gelirse gelsin " savaşlarda görenler yarınlarda tarihin lanetiyle karşı karşıya kalacaklardır.”bu iyi biline” Bizler insan olarak yaşadığımız gezegene,”Ortadoğu’ya ülkemize” barışın hakim olması için var gücümüzle mücadele etmeliyiz diye düşünüyorum.

 

       Değerli okurlar; Barış tıpkı demokrasi gibidir. Tek sözcükte büyük bir derinlik vardır. Barış sadece sıcak çatışmanın olmaması mıdır? Kuşkusuz değil. Barış yaşamın her alanında ölümsüz olmalıdır. Barışın ölümsüzlüğü, geleceğin güvenceye bağlanmasıdır. Bu nedenle her zaman, her koşul altında BARIŞ.... İLLE DE BARIŞ demenin ve o yolda mücadele etmenin dışında seçeneğimiz olmamalı daha doğrusu yoktur.

 

       Oysa Barış, insanın insan gibi yaşamasının vazgeçilmezidir. Yüreğinde insan sevgisi olan herkesin barış mücadelesine omuz vermesi aktif katkı koyması, barış savaşımının daha ileri noktasına taşınmasını sağlayacaktır. Dünya iki büyük dünya savaşı yaşadı. Savaşın bedelinin ne denli ağır olduğu görüldü. Onun dışında Irak’ta, Filistin’de, Afganistan’da emperyalist güçlerin çocuk, kadın, genç yaşlı demeden insanları nasıl bir zulümle katlettiklerini gördük.

 

 

      Bununla beraber içinde bulunduğumuz coğrafya başta olmak üzere daha bir çok yerde halen aynı kaos, gözyaşı, kan ve şiddet ortamı devam etmekte… Değişen koşullarda yeni dünya savaşı olasılıklarının yanında, yöresel savaşlar devam ediyor. Halbuki dünya genelinde savaşlara karşı olmak yetmiyor, savaşların her türlüsüne Terörün he türlüsüne şiddetle karşı çıkmak gerekir. Barış mücadelesi, hem barışın elde edilmesi hem de korunması için yaşamımızın parçası olmalıdır.

 

      Büyük bir şairin dediği gibi; " Barış mücadelesi herkesin görevidir. Barış mücadelesini salt birilerinin görevi görmek yanlışların en büyüğüdür. Herkesin barış uğrundaki mücadelede rolü vardır. Ben bir şairim ve bu mücadelede şairin ne yapması gerektiğini daha iyi anlatabilirim. Şuna inanıyorum ki, onların sorumluluğu, mühendislerin, teknisyenlerin sorumluluğundan bir damla olsun az değildir. Bilakis daha da büyüktür. Bir mühendis bir köprü inşa ederse, onun sorumluluğu o köprünün yıkılmamasıdır.

     Fakat köprü yıkılırsa, felaket bir derece mahduttur, eninde sonunda köprü yeniden inşa edilecektir. Fakat şair, ruhun mühendisidir. Onun sesi, milyonlarca insana, onların ruhuna, kalplerine hitap etmektedir. Kelimenin bu muazzam gücü, her şairi gururlandırmalı, onu sorumluluk bilincine kavuşturmalıdır" Kısaca Savaşın iyisi, barışın kötüsü olmaz.

BARIŞIN HAKİM OLDUĞU BİR DÜNYA TEMENNİSİYLE…

 
 
 
 

Copyright © 2008 Dündar Sansur.Her hakkı saklıdır.

www.dundarsansur.com

Tasarım:Faruk GÜNEŞ