“Silopi insanı hala ve hala zehirleniyor beyler!...”

 

Konu yine  KARKEY’in Karadeniz Elektrik santralinin Silopi’nin doğasına İnsanına verdiği zarar ziyan efendim…

   Sesimiz yeteri kadar mı çıkmıyor, çıkıyor da ölülere mi sesleniyoruz, ya da boş yere gazel mi okuyoruz, veya sesimiz kargalar gibi çirkinde kulaklar mı kapatılıyor. Ya da birileri ısrarlarla “istediğiniz kadar yazın boş konuşmalar deyip” bizi zehirledikleri gibi birde ahalimle dalgamı geçerler (görüyor gibiyim..) Neyse efendim, malum konumuz yine “KARKEY” Termik Santralı  ve ben sözü fazla uzatmadan daha önce tekrar tekrar yazdığım ahalimin kaygılarını birileri duysun diye  “üstelik bağıra bağıra” Yayınlayacağım;

2006 yılını da zehirle bitirmemize de sayılı aylar kaldı.. Nasılmı? KARKEY’in Karadeniz Elektirk santralinin Silopi’nin doğasına insanına verdiği iddia edilen zehirli  Dumanların geleceğimiz yarınlarımız adına yaratacağı ölümcül tahribatları  Biz “yani bendeniz” 2001- 2002–2003–2004–2005 ve 2006 yılında da yazmaktan bıkmadık… Ancak birileri de ısrarla bizi duymamak için kulaklarını tıkadılar, gözlerini yumdular, vicdanlarının sesini  dinlememek adına her bir şey yaptılar efendim…(!!!)

Bütün bunların yanında 2001- 2002–2003–2004–2005 ve 2006 yılında bazı yetkili etkili  kurumlara  sorduğumuz sorular, hala net cevaplarını alamamakla beraber kaygılarımız NET devam etmekten bıkmamakta(!) yine bir yazımda dile getirdiğim soruları söz konusu kurumlar, seçilmiş atanmış yetkililere bir kez daha halkım adıma  Sormaktan kendimi alamamaklatayım. Ve daha önce yazdığım bir yazıyı olduğu  gibi yine onların vicdanlarına ses olur diye olduğu gibi yayınlıyorum… Çünkü aradan uzun bir zaman birimi geçmesine rağmen değişen hiçbir şeyin Olmadığını(yani KARKEY’ hala doğamıza zehir saçmakta!) gördüğümüzden Olacak ki, yazım tazeliğini ve güncelliğini aynen kurumakta efendim. Yazımı Tekrar tekrar yayınlamaktan sakınca görmediğim gibi  “affınıza sığınaraktan” sizlerin  affına da sığınmadığımı da belirtmek isterim!!!...Buyurun yazımı bir

kez daha okusunlar bu sözüm ona vatandaşlar…;

Ne alaka demeyin, çok alaka efendim!....

 “Adam, pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için  pijamalarını giyer ve eline gazetesini alır. Düşüncesi, bütün gün miskinlik yapıp evde oturmaktır.Tam bunları düşünürken oğlu koşarak gelir ve sinemaya ne zaman gideceklerini sorar. Baba, oğlunu bu hafta sonu sinemaya götürmeye söz vermiştir ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahaneyle oğlunu başından savmak ister.Birden, gazetenin promosyon olarak verdiği dünya haritası gözüne ilişir.Önce dünya haritasını keserek küçük parçalara ayırır ve oğluna,eğer bu haritayı birleştirip düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim der. İçinden de, oh be, kurtuldum! En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen, bu haritayı akşama kadar düzeltemez der.Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak gelir.“Baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz! der.Adam önce oğlunun söylediğine

inanamaz. Ama haritanın tamamlandığını görünce, hayretler içinde bunu nasıl  yaptığını sorar. Çocuk şu cevabı verir: Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya da kendiliğinden düzeliverdi.”Yukarıdaki anlatılan hikayede ki gibi olsaydı yaşam, ne hoş olurdu değilmi. Ama maalesef öyle olamamakta. Ya birileri  haritayı ters tutarak bize göstermekte!. Yada birileri haritanın net görünmemesi için  insan olmamayı seçmekte.”Bila teşbih kimse üzerine alınmasın hani(!).” Efendim; işin öbür ucu çok denklemli bir boyut sanırsam...

Bazen kendimi körler ülkesinde, sağırlar diyarında hissediyorum desem lütfen bana gülmeyiniz. Hani birilerine  yüzlerce renklerin olduğunu söylemekteyim de bana ısrarla gülmekteler.inanmamaktalar… Ya siyah diyorum maviye benzemeeez, Mavi farklı bir renktir. Üstelik sarı diye bir renkte var. Ve hatta kırmızı sevdiğim bir renk.. Ama yok, ben yalancı oluyorum., Aslında onlar da haksız değiller hani, bilirsiniz ne yazık ki, körlerin Dünyasında tek bir renk vardır oda sihaytır. Sen gelde, Mavinin gizemini, Kırmızının dehşet bir reng olduğunu veya Sarının altın rengi olduğunu anlat. tabiî ki anlatamazsın.” bi kere bu Allahın yarattığı doğanın tabiatına ters bir mevzu..” Ancak sevdirmek lazım diyorum renkleri öncellikle. Her rengin kendine göre bir dinginliğinin olduğunu ve tüm renklerin sadece siyah olmadığını yaşamın  sadece siyah renginden ibaret  olmadığını  önce sevdirmek lazım sanırsam birilerine…(!!!)

Efendim, Siyah rengi deyince benim aklıma ilk gelen özellikle bazı   geceleri Silopi’nin hemen yanı başında  kurulan Karadeniz’e elektriğe “KARKEY”

bağlı  Termik  Santralın bacalarından çıkan Siyah duman aklıma geliyor. Malum

sağlığımız bozulmadan en azından şimdilik renkleri ayırt edebiliyoruz. Bu bacalardan çıkan Siyah dumanla Beyaz duman arasında ne gibi bir fark var onu da “teknik olarak” tam bilmiyoruz. Aslında Sayın, Şırnak Çevre İl Müdürlüğüne sorduğum sorular arasına bunu da ekleyeyim. “Bacadan beyaz duman çıkınca ne oluyoruz?. Siyah duman çıkınca ne oluyoruz.?”. Malumunuz, yine Çevre İl Müdürlüğünden ses çıkmadı… Çıkarmı, çıkmazmı bilmem. Ama Silopili duyarlı vatandaşlar “veya rengler arasındaki farkı bilen insanlar hani Maviyi, Kırmızıyı, Beyazı bilen insanlar”Termik Santralın kendilerine zarar verdiğini  dile getiren dilekçelerle Silopi kaymakamlığına meramlarını akın akın dile getirdiler….

Sayın pek çok kıymetli Şırnak Çevre İl  Müdürlüğüne sorduğumuz sorular,  yanıt bulana kadar, “bu köşemden Termik Santral mevzusun da” kendilerine  sorucağız. Hani eğer Çevreyle ilgili yasal bir durumları yoksa bilelim. Öyle  bir durumları yoksa sorularımızı çekip onlardan özür dileyelim. Yok eğer Silopi’de onların çevresine giriyorsa, artık lütfedip (isterlerse) yani cevaplarımızı versinler.”Ahali bekliyor!”

 Sahi, Sayın Çevre İl Müdürlüğü, sizce Siyahı bilmek, Beyazı anlamak, Maviyi

içselleştirmek, Kırmızıya bağırmak, ne bileyim, haritayı düzeltmek, insanı toplamak, Şırnak’ın çehresini güzelleştirmek, Ormanları korumak,”gerçi orman yok ya neyse. veya var olanı da yaktık, yıktık kestik” çevreye  zehir saçan varsa, birilerini uyarmak, yaptırım uygulamak… Sözün kısası, illa da Siyaha oynamak lazım Gelmez ,illa da Siyahta diretmenin bir esprisi de yoktur değilmi!

Yahoo. Hani Siyah ve Beyaz bir araya gelirse  Beşiktaş’ın rengiymiş, ben  bilmem öyle derler. Yinede,  Siyahın tek başına güzel bir renk olmadığını bilen duyarlı Silopililer, Kırmızıyı, Kahverengini, hatta Eflatuna bile saygı duyduklarını bu aralar güzel bir ifadeyle göstermekteler. “Helal olsun bizden on üzerinden yüz puan”

“KARKEY KARADENİZ ELEKTRİK SANTRALİNİN  ÇEVREYİ ZEHİRLEDİĞİ İLE İLGİLİ KAYGILARIMIZI İÇEREN SORULARIMIZA CEVAP  VERMEDİ   ŞIRNAK ÇEVRE İL MÜDÜRLÜĞÜ.AMA, BİZ SABIRLIYIZ. BEKLİYORUZ VE BURADAYIZ EFEM. YAŞASIN BÜTÜN RENKLERİN TOPLAMI! RAHATSIZ OLMAMAK KAYDIYLA SİZEDE TAVSİYE EDERİM EFENDİM.

“Ha bu arada unutmadan diyeyim; Siyah, giyimde en çok sevdiğim renktir. ama sadece giyimde.”siyahın düşmanı değilim. Yoksa, Alimallah bütün Beşiktaşlılar beni topa tutar değilmi efendim… “

Yüreği temiz olanlara saygılarla efendim...

Dündar Sansur...-03.08.2006

 
 
 
 

Copyright © 2008 Dündar Sansur.Her hakkı saklıdır.

www.dundarsansur.com

Tasarım:Faruk GÜNEŞ