Elesine...(2) Mutsuzluğunuzu da Sevin..

 

Biraz sıkıntı, vazgeçilmez bir ögedir. Fırtınalar, gök gürültüleri,

şimşekler ve üzüntü, bizleri mutluluk ve neşe kadar zenginleştirir; besler,

verimli kılar.

 

Mitolojide bir efsaneye göre;"Bir çiftçi Tanrı'yı ziyerete gelmiş ve

şöylesine meydan okumuş: "Belki, sen Tanrı olabilirsin; dünyayı da sen

yarattın. Peki, güzel anladık!.. Ama tarımın a-be-cesini bilemezsin, çünkü

çiftçi değilsin. Bir tek patates bile yetiştiremezsin. Uzun sözün kısası

Tanrılığına rağmen benden öğrenecek bir şeyin var."

 

''Tanrı büyük bir alçakgönüllülükle sormuş: "Bana ne öneriyorsun? Tavsiyen

nedir?" "Bir yıl süreyle beni aksiliklerden koru. Sonunda evrende hiç

yoksulluk kalmadığını göreceksin."

 

Tanrı, çiftçiye bir yıl süre tanımış. Çiftçinin koşulları çok ağırmış.

Fırtına olmayacak, yağmur yağmayacak, tohumları yiyen böcekler olmayacak,

şiddetli rüzgar esmeyecek... Uyumlu, düzenli, sorundan yoksun bir yıl

olacak...

 

Yıl sonunda, başaklar öylesine uzamış ki, çiftçi sevincinden uçayazmış.

Güneş istemiş, Tanrı güneşi de emrine pervane etmiş. Yağmur istemiş; anında

yağmur yağmış. Kesilmesini istediğinde ise, gökyüzü kurumuş. Ürün bolluğu

açısından mucizevî bir yıl yaşanmış. Ne var ki yalnızca nicelik açısından

mucizevî...

 

Çiftçi Tanrı'ya kasılarak şunları söylemiş: "Onca bol ürün yetiştirdik ki,

insanoğlu on yıl süreyle hiç çalışmasa bile, dünya üzerinde hiç açlık

olmayacak bundan böyle."

 

Ama mahsul biçildiğinde, ürünlerin kof olduğu anlaşılmış. İçlerinde tek bir

arpa, tek bir buğday tanesi yokmuş...

 

Çiftçi şaşkın, Tanrı'ya sormuş: "Ne oldu? Aksilik nerede? Nerde

yanıldım?..." "Çok basit..." diye yanıtlamış Tanrı; "Mücadeleyi engelledin.

Hiç sürtüşme yoktu. Tüm kötülüklerden, güçlüklerden arındırdın mahsulü. Bu

nedenle kısır kaldı. Doğada her etkenin bir rolü vardır. Güçlük çekmeden

meyve alınmaz. Fırtına, gök gürültüsü, sağnak, şimşek de gereklidir. Ürünün

ruhunu, özünü dingin tutarlar."

 

Meselinin anlamı çok derindir. Sürekli mutlu... mutlu... mutluysan, mutluluk

anlamını yitirir. Beyaz bir duvarın üstüne, bembeyaz bir tebeşirle yazı

yazmak yararsızdır. Ne kadar yazsan kimse bir şey okuyamaz. Gece; gündüz

kadar gereklidir. Acı, üzüntü dolu günler; mutluluk, sevinç dolu günler

kadar vazgeçilmezdir. İşte bu gerçeği kavramak da bilinçlenmektir. O zaman

sorgu sual biter. Yaşantının ritmidir bu. Çelişki ve ikilemleri kavramaktır.

Yani yaşantının sırrını çözmektir.

 

Eşyanın tabiatını özümsediğin, doğa kanununu çözümlediğin anda senin için

gölge kalmaz. Mutsuzluk bile bu aşamaya varmış kişide, ışık saçar. Üzüntünün

bu türü düşmanın değil, dostundur. Onu gerekli ve gidici bir arkadaş gibi

sevgiyle taşı. İleri tarihteki bir mutluluğun habercisi olarak kabullen

sıkıntıyı. Aksi takdirde yok olur, erir bitersin!..

 

     Cennet te Cehennem de,Güzellikte Çirkinlikte,Mutluluk ta Mutsuzluk ta

,IŞIK TA KARANLIK TA SİZİN İÇİNİZDEDİR... DIŞINDA ARAMA.!!!

KISACA İÇİNİZDEKİ IŞIKLA DİYOR VS EFENDİM.... Dündar Sansur...-27.03.2006

 
 
 
 

Copyright © 2008 Dündar Sansur.Her hakkı saklıdır.

www.dundarsansur.com

Tasarım:Faruk GÜNEŞ