|
|
HANİ BAZI ANLAR OLUR YA!... |
|
Hani öyle an olur ki, insanın ruh haletini gözlerine bir bakışta anlarsınız. Umutsuzluğunu, sıkıntısını, mutluluğunu, ... Gözlerini yere diktiği ve yüzü asıldığı an anlarsınız ki karşınızdaki hayal alemine dalmış başından geçen veya geçecek olan olayı düşünüyordur. Küçük bir mutluluğun verdiği pırıltı hemen okunuverir gözlerden. Gözler bu yönüyle ruhun tercümanıdır veya dışarıya yansıyan aynasıdır. Bazen yalvaran bir gözün sizi ne kadar etkilediğini bir düşünün. Veya ısrarla sizden bir şeyler bekleyen bir göz. Sanki hadi niye bekliyorsun dercesine hiç kırpmadan bize dikilen o iki göz. Gözyaşı pınarlarıyla çağlayan iki göz bazen olur sevinç kahkahalarıyla sel olup akar. Hatta bir insanın zeki mi yoksa aptal mı olduğunu gözüne bir bakışta anlarsınız. Hani derler ya: "Ben adamı gözünden anlarım" diye. Boş laf değil doğrusu. Hatta bilim adamları oturup gözler üzerinde deney yapmışlar ve gözlerin aynı durumlarda aynı yöne doğru kaydığını tespit etmişler. Mesela eski bir olayı hatırlamak istediğimizde gözler sağ üst köşeye kayıverir, bir matematik problemini düşünürken ise sol tarafa... Yani siz bir insanın gözlerinden onun yalan mı, doğru mu söylediğini; söylediklerinde samimi olup olmadığını anlayabilirsiniz. Sevgi dolu bir gözden boşalan muhabbeti kim fark etmez ki. Veya ilk görüşte karşısındakini şöyle baştan aşağıya süzen gözlerin hareketini. Utançla, bakışlar kendine doğrultulduğunda yön değiştiren gözlerin içindeki bıyık altı gülümsemeyi. Tedirgin olduğu zaman bir o yana, bir bu yana çarpan bilye misali hareketi. Kısacası ruhun aynası olan gözler bazen güzelliğin simgesi olup çıkar karşımıza. Ela gözler için bazen türküler yazılır, bazen cinayetler bile işlenir. İşte gözler, o gözler var ya...
Dünda Sansur-19.04.2005
|
|
|
|