Hoş Geldin İki Gözüm…

Öteki coğrafyalara, apayrı yolculuklara bilet keserken
Bensel paradoksların sensel yanılsamaların orta yerinde
Senleşirken ve sen benleşirken
Sevdaya dair mısralar dudaklarımızın ucundayken
Geldin,
Hoş geldin iki gözüm,
sol yanım,
öfkem,
kardelenim,
öteki yüzüm,
öte düşüm,
yarınım,
belki de dünüm.
Ve en önemlisi de bugünüm,
hoş geldin!

Sözcüklerin çaresizliğine sığınır tüm aşıklar
Gecenin orta yerine sofra kurar yasaklı şiirler
Öpücükler ve sarılmalar…
Bir yaşamın kırmızı ışığında dinlenir yaralı yürek
Bir aşk sevdaya dair bir çift göze sığınır bütün anarşik
duygularla
Ve” belki”lerin umarsızlığına inat,
Avuçlarımda fideler, sevda fideleri
Günübirlik sulanır gönül ateşiyle düne aldırmadan Bugünün farkındalığında ve yarının umarsızlığında Büyütülüverilir aşk…



Tüm yaşam kardelenleri bir gülümsemenin sıcaklığında
keşfedilir
Sınırsız coğrafyaların sınır tanımayan aşkların gazabına Uğramıştır bu yürek
“nerden inceliyorsa kopsun” muhabbetindedir gönül Yüreğin o faili meçhul müntehirlerini yaşar
yazgılara inat
Aşklar peydahlanmıştır yaşamdan
Hüznün de bir tadı vardır artık sevdanın da sevincin de
Ve belki de ayrılığın da…!

Mezopotamya’nın sınırlarını zorlar bütün düşler
Yüreğin, umudun yaşama dair mısralarına hapsolurum
Bir gece vakti


Öylesine dalmaların
öylesine sözcüklerin
yani “öylesine”lerin zindanlarına giriverir
aşk!
Ve duldalar çaresizdir artık
bu yürek
bu düş
bu baharlar
bu güzler
bu cehennem
bu…
en’lerine sınırsızlığına yanaşıvermişiz yurtsuz aşkların

yanıbaşımdasın
öfkemdesin,
yarınımdasın
anlamımdasın
ve en önemlisi de
yüreğimdesin
Hoş geldin iki gözüm hoş geldin…!

 

Dündar Sansur

 
 
 
 

Copyright © 2008 Dündar Sansur.Her hakkı saklıdır.

www.dundarsansur.com

Tasarım:Faruk GÜNEŞ