Nasıl anlatılır bu hal sana? Nasıl da anlamsızlaşır yokluğunda anlamlar,
Nasıl anlarsın anlamına anlam kattığım sensizliği? Nasıl anlarsın sana kilitlenen melankolik sendeki beni?
Nasıl anlarsın sürgünlere dönüşen mülteci ezikliğimi? Nasıl anlarsın nefesinden yoksun yetim yanımı?
Nasıl anlarsın matemlerin göğsümdeki çığ vahametini? Ya yangınlarımı kor kor olup cehennem ateşlerinde, Gülüşünün hayalinde tekrar dirilmemi nasıl anlarsın?
Ya çorak coğrafyamda kıraç tenimin kan-ter halini, Sınırlı olmayan zamanlarda çilelerde derlediğim gülizarı, Nasıl anlarsın sevgine sevdana ekilen uçurum çiçeklerini
Nasıl anlatılır bu hal sana? Anlar mısın zindan boşluğuna düşen düşlerimdeki seni? Anlar mısın hasret yüklediğim yüklemlerin sessiz çığlığını
Anlar mısın düşleyenin düşünde ansızın düşüşünü? Anlar mısın kıyısında yaşamın gözlerine diktiğim bekleyişlerimi? Anlar mısın bedenimin karanlıklarla kanlı bıçaklı kavgasını? Anlar mısın gecelerin koynunda zülüflerine beslediğim nefeslerimi?
Anlar mısın tarumar hülyaların endamına dönük susamışlığını? Ve anlar mısın içsel arzularda özlemlerimin çırılçıplak senli düşlerini? Ötesinde aradığım sendeki bîgam beni...
Nasıl anlatılır bu hal sana bilmem ki? Anlayabilir misin hüznün yokluğuna boyanan sarı rengini Anlayabilir misin çözümsüz yalnızlıklara duldasız dalıp gittiğimi?
Anlayabilir misin karabasanların çelik pençesinde gerilen yüreğimi?
Anlayabilir misin med-cezirlerde sana çırpınan senli hislerimi? Anlayabilir misin türkülerin sessiz haykırışını, şiirlerin tutkun çığlıklarını? Anlayabilir misin Anka kuşunun güneşe olan sevdasındaki ölümcül tutkusunu?
Anlayabilir misin sensizliğin sol yanımdaki hançer yaralarının derinliğini? Varsıl demlerimde hangi bilinmezleri yoklaştırdığımı anlayabilir misin? Esaretim, özgürlüğüm, tutsaklığım, sonum, sonsuzluğum hadi anlat gülüm... Seni, sözcüklere sığdıramamanın sancılarını yaşarım |