Şiiri giydirmeye hazırlanırken gece Granit bir gülüş belirler, revnak mehtabı Kölesidir sözcükler, anlatırken dizeler o gözleri
Şaire susmak düşer mi, zamanıdır raksın Raksetmeli meltem ve sarı yapraklar, yazarken o gözleri
Korku, uykusundan kaldırırken heceleri Karanlık matlaşır, kahverengi bir bakış aralığında Dalgalar, sessiz bir öfke gibi vurur kayalara Yakamoz, apaydın bir yarındır, söylerken mürekkep gözleri
Şiir soyundu, tümcelerin muammasında Şimdi sevişme vaktidir, göçmeden yarına aşk Utanmamalı şair, sürgünden evvel öpmeli o gözleri
Tadına varılmalı, tan vaktinde serçelerin ötüşmelerine Selam durmasına olan sevincinin Çılgın bir öpüşmeye dönüşmesini, yazmalı şair, arsızca Hazların kuş cıvıltılarını da eklemeli lafza İmgelerden düşerken dudaklarına dokunuşların gölgesi sayfalara Sessizce akarken nehir, küçük göllere Ve sevişirken esmer gecenin koynunda Gocunmamalı şair, öperken o gözleri
Karanlık ellerini sıkmalı tenakuzlarda Paranoyak bakışlar, fırlatmalı gelmeyen ışığı kalbine Kuşanmalı kılıç kalkan, yazarken kalem şiirde o gözleri
Umudu yitirmenin vebali, ödenemez gecede Ne kavga, ne zindan, ne tarih diyetini ödeyemedi hiçbir ihanetin Pusu, komplo ve senaryolar hazırlanır Entrikaya kilitlenmiş şeytanlar, dört gözle arar durur o gözleri
Kalır mı ardından gölgesi yiten gecenin şiire bakışı Kaç parola unutuldu, sevda nöbetlerinde beklerken o gözleri
Saçlarına özenir bütün gecelerin katran ölümleri, düşer toprağa Şimal yelleri eser, yaz ikliminin buzul şafağında kıraç tene Ten bekler güneşi bir nefes, bir can bir kan gibi arar durur o gözleri… |