|
|
Sen Giderken… |
|
Ne kaldı geriye, acılarından başka Bir çölün orta yerine bîkes bıraktığın Benden geriye ne kaldı; Bir balyoz vuruşuydu feleğin bana biçtiği Çarmıha gerilen yüreğimdi, sen giderken Kal diyemezdim, kalmazdın biliyordum Çocuk gözleri gülüşün gözlerimde Umutlarımı da götürdün, gece yarısı Mezara dönüştürülen bedenimdi Ayazdı, dudakları sözcüklerin Ölüm kusuyordu çıplak bir feryat, Duygularım, bir bir mızraklanıyordu Budanıyordu çarkı ayrılığın kıvıl kıvıl Gidişinden beri kalan bir tek uçurumdu Ne kaldı geriye, toprağa düşen göz yaşlarımdan başka…
Yağmur da, eski yağmur değil bu kentte Bir hançerin kalbe vuruşuydu gidişinin ayak sesleri…
Ne çare; yoksunluk anlatılmaz haldan anlamayana Filizlenen acılarda, boy verir hüsran Yanık bir türkü çalınır, bağrında şafağın Parsellenen yarınlara gebedir; U-mutsuzluğun lal dili… Yarasalarla izlenir, yasaklanan doğuşu güneşin Ne kalır geriye, yoksa bu kente -nefes verişin- Hüzün alır kaldırımlarda, yürür yetimliğim İzleri de silinir bütün aşkların ketumluğu Bir militan olur, ihanetlere uğrar bu yürek
Bileti kesilir bir hayatın, bir baharın, bir yarının Yoksan bu kentte kar düşer saçlarına çocukların...
|
|
Dündar Sansur |
|
|
|
|