Ağaran bir gül demidir hayat Yarım kalan şiir gibi gam peydahlar Yarına gebe pusatsız duldalar… Kalır mı ardından talansız bir aşk? Kurulan pusuların kahpece ihanetinden.
Ey ölüm, kurşunsuz gelmeyecek misin Veya hep meçhul mu kalacak Fiiline bakılmadan sorgulanan infazlarda?
Hep bir bana mı düşecek sürgünler? Ve sürgünlerde ekmeksiz tütünsüz aşksız kalış Artık dur diye haykırıyorum, Betonlar arasından kelepçelenen umuda! ... Dahası bir koçer isyanıdır Bir yerden hiçbir yere bu göç ediliş
Kalsa ne çıkar oysaki Yurdunda leylekler… Göç mü etmeli hep hayat meçhule? Solgun bir gidiş mi düşer payına? Dicle ne zaman durulacak, Fırat hangi demde rengini alır? Gökyüzünün mavi gülüşlerini, Al dudaklarını savrulmadan al sevgili!
Cudi Nuh’a yürek açarken Nuh ne zaman dindirir sularını Bağrında şairin şehri Girikamo'da Sevdasına can mı kurban edilecek Bu kahrolası törelerin cinayetlerine? Ve herkesin potansiyel sanık olduğu Yaşamın ölümünden ben mi,”Şair’mi” sorumlu Ya da şiir mi sorumsuz ve sorgusuz kalınmalı? |