|
|
Ey Sevgili... |
|
Meşakkatsiz bulmadım seni ey sevgili! Kaç dünya gezdim, yalın gözlerle Çırılçıplak bir yaşamın vartalarında Kaç kez yolum kesildi; kırk haramilerce Bir bir geçtim sırat köprülerinden Dağların aman vermez fevklerinden Sana yelken açtım, bağrımı dindirmeye Külfetsiz bulmadım seni ey sevgili!
Dört pare sevda coğrafyası Bir mayın kavşağıydı, bütün kanyonlar Dicle’nin hatırına ölüm can vermişti Katran karası gözlerine çekiyordu burada yaşam Kaç çölün serabından geçti, sınamanın acıları Susuzluğuma bir gülüşün yeter gibi Sana geldim yüreğimin susuzluğunu gidermeye Meşakkatsiz bulmadım seni ey sevgili
Kaç bin savaş mızraklarından zehir yedim Kaç bin yaram var izlerini silemediğim Kaç hançer yedim soy kütüğümden Kaç ölüm, kaç ihanet, kaç isyan, kaç idam İsimsiz bir çocuğun bakışlarındaki sertlik gibidir Gelişlerime bakışı makus talihin… Faili meçhul cinayetlere adım yazılıydı Kader ve baht kelam ve kalem, Bizden yana değildi hiçbir tarih Yılmadan ölümlerden kan alarak Sürgünlere yol alır tebessüm, gelir yine de can ve meçhul bir yaşamın failine Sıkılan kurşun acıtmazdı bu yürüyüşleri Yara aldım kan vermedi yaşam, aynı gen grubunda değildik Yarama merhem olacaksın diye Sana yelken açtım, ey sevgili! |
|
Dündar Sansur |
|
|
|
|