|
|
Gel |
|
Sevgili, gel artık daha düşmeden düşler Loş, zifiri bir zindan boşluğuna… Gel hadi firar etmeden yürek Bilinmez uçurum diplerine…
Bu acıyı kaldırmaz yürek, Görmeden denizî gözlerini Bu nahif ve kırılgan yüz Sahipsiz bir mezar olmadan Gel hadi sürgün düşmeden çocuklar
Solmadan umut çiçekleri… Vurulmadan ellerime paslı prangalar Düşmeden peşime zulmet avcısı caniler…
Ve çıkmadan adım kaçağa Ya gel ya da rüzgarla yolla Yaşamla bütünleşen badem gözlerinin kokusunu… |
|
Dündar Sansur |
|
|
|
|